Tüm-Bel-Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt ve yönetim kurulu üyeleri Pınarhisar Belediyesi çalışanlarını ziyaret ettiler. Bozkurt; “Dini, dili, ırkı, anlayışı, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, sendikada emek mücadelesi içerisinde kendisini tarif eden, görmek isteyen herkese kapısı açık olan bir sendikayız” dedi.
HABER MERKEZİ
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası (Tüm-Bel-Sen) Genel Başkanı Erdal Bozkurt, Yönetim Kurulu üyeleri ve Tüm-Bel-Sen Kırklareli Şube Başkanı Gürsel Sezer Pınarhisar Belediyesini ziyaret ettiler. Başkan Erdal Bozkurt ve Yönetim Kurulu Üyeleri ziyarette Pınarhisar Belediyesi Başkan Yardımcısı Ömürlü Dinçer ve Belediye çalışanlarını tek tek ziyaret ederek, çalışanlarla sohbet ettiler ve işlerinde başarılar dilediler.
Tüm-Bel-Sen Genel Başkanı Erdal Bozkurt Pınarhisar Belediyesi ziyareti sırasında gazetemize açıklamalarda bulundu. Başkan Erdal Bozkurt yaptığı açıklamada zor bir dönemden geçildiğini ve bu ziyaretleri bu zor süreci nasıl geçireceklerini, nasıl bir arada mücadele verilebileceğini konuşmak için gerçekleştirdiklerini aktardı. Başkan Bozkurt; “Dini, dili, ırkı, anlayışı, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, sendikada emek mücadelesi içerisinde kendisini tarif eden, görmek isteyen herkese kapısı açık olan bir sendikayız. Biz ülkenin dört bir yanında örgütlü bir sendikayız. Her partiden örgüt üyelerimiz var. Biz her tarafta, Türkiye’nin dört bir tarafında varız. Çünkü bu emekle kuruldu, mücadele ile kuruldu. Ve biz şöyle hiç düşünmedik, siyasi iktidarlar bugün budur, yarın şudur gözü ile bakmadık. Siyasi iktidar kim olursa olsun, hangi anlayıştan olursa olsun haklarımıza ve demokrasimize yönelik bir girişimi var ise hepsinin karşısında oluruz. Yarınlarda da aynı tutumumuzu sergileyeceğiz” dedi.
Erdal Bozkurt açıklamasında; “Biz Kongremizi Mayıs Ayı’nın ilk haftasında yaptık. 15 Temmuz’dan sonra ülkede yeni bir süreç başlatıldı. Ülkemizde yeni çıkan OHAL sistemi ve yeni kanun üstünde kararnamelerle ülke yeni bir rejim değişimine getiren bir biçim ortaya çıktı. Bu Türkiye’de bütün kurumlara yansıdığı gibi bizim sendikalarımıza da yönelik ciddi sorunlar yarattı. Özellikle bu OHAL süreci ile birlikte bizim iş kolumuzda 1080 arkadaşımız, üyemiz ihraç edildi. Bu ihraç gerekçelerine baktığımızda hiçbir hukuki dayanağı olmayan, daha doğrusu adli yargılama ve adli sorgulama dediğimiz savunma hakkının kalktığı bir dönem yaşıyoruz. Bu söylenenlerin ne hukukta ne adalette yeri var. Bu dönemi iş yerlerinde arkadaşlarımızı ziyaret ederek, dayanışma yolu ile atlatmaya çalışıyoruz.
*“Sıkıntılar büyük”
Arkadaşlarımızı, örgütümüzü ayakta tutabilmek gibi bir görevimiz var. Çünkü yoğun saldırılar, bu güne kadar birçok kurumun tahribatını Türkiye Cumhuriyeti açısından ama dünün muhalif olan kesimine yönelik aslında FETÖ diye başlattıkları çalışma aslında tam tersine kendilerine karşı olan muhalif kesimlere yönelik çalışmaya döndü. Bundan da ne yazık ki en çok payı KESK’e bağlı sendikalar biz aldık. Çünkü yıllardır hükümetlerin bu işlettikleri politikalara karşı itirazını yükselten, kamunun yeniden şekillenmesi noktasında “Hayır halkın malıdır” diyen, çalışanların hakkını savunan KESK’e yöneldi. Bunun sonucunda da ortaya çıkan tablo bizim açımızdan sıkıntılı bir süreç. Ama bu süreci yeniden toparlamak ve çıkarmak için arkadaşlarımızla örgütümüzün içerisinde iş yapmanın çabası içerisindeyiz. Sıkıntılar büyük. Dediğim gibi Türkiye’de tüm kurumlara sorun yansıyorsa bize de yansıyor. Bir de şöyle bir noktaya getirdiler. Doğu ve Güneydoğuda kayyum atanan belediyelerimiz var. İki gün önce oradan döndüm. Hiçbir biçimde, şu gerekçeyle kayyum atandı, bu nedenle ortaya çıkan somut belge ve delil var diyemiyorlar. Ortada hiçbir şey yok ama atanan 9 tane kayyum Belediye Başkanı yolsuzluktan görevden alındı. Ne yazık ki bu kayyumların ortaya çıkarttığı, verdiği listelerle bizim yüzlerce arkadaşımız ekmeğinden edildi. Şimdi düşünün yolsuzluk yapan biri liste hazırlıyor ve oradaki yıllardır emeğini vermiş kamu çalışanını bir gecede işinden ediyor. Gerekçe ne, ortada somut bir delil yok. Söylenen tek şey “Ben seninle çalışmak istemiyorum.”
*“Trakya’da çok büyük problemimiz yok”
Trakya Bölgesi’nde çok büyük problemimiz yok ama bu böl-parçala yöntemiyle Trakya ve Ege’ye şöyle bir şey geliştirdiler. Kamu çalışanları sendikalarını ortaya çıkaran, KESK’e bağlı sendikalar. Bu sendikalarımızın 27 yıllık bir tarihi var. Düne kadar siz sendika kuramazsınız, memur sendika kuramaz diyenler bizim 4-5 yıllık mücadeleden sonra ortaya çıkan yasal düzenlemeyle hepsi bizler gibi onlar da sendikalaştılar. Sendikalar emek mücadelesi üzerine kurulur. Emeği tarif edersiniz. Sınırsal ve bakışınız persfektifiniz olur bu konuda. Belediye Başkanı’nın dediği ile kurulan bir sendika ya da falanca amirin ortaya çıkarttığı bir sendika, sendika değildir.
*“Bir sendika niye var olur?”
Bu bölgede bu konuda biraz sıkıntı yaşıyoruz, kaldı ki giden arkadaşlar, bizden ayrılan bir kısım arkadaşlarımız da var. Çok farklı, çok ucuz gerekçelerle bu işi ortaya koyuyorlar. Bir sendika niye var olur? Üyelerin hakkını savunmak için ortaya çıkarsınız. Emek mücadelesindeki yerini takip edersiniz. Bu ülkenin demokrasisi için, demokrasinin gelişmesi için katkı sunarsınız. Amaç üç kuruşluk parayı memur üyenin cebine koymak değil, ülkenin geleceği için de bir söz söylemek olmalıdır. Yani her şeyin kötü gittiği bir yerde biz sadece parayı konuşuyorsak, biz burada yaşamıyoruz demektir. Türkiye’nin bugünkü haline bakarsak bizim parayı tarif etmemiz, sadece para üzerine sendikacılık yapmamızın ne kadar karşılığı olabilir? Ülkede demokrasi yok, adalet yok, hukuk yok ama siz sadece “Bunlar bir kenarda kalsın önemli değil, biz paramıza bakalım” dediğiniz anda yarın bu parayı alamayacağınız bir ortam oluşacaktır. Çünkü bunlar ortadan kalktığında sizin hak alma mücadelesi yapmanız, yada hak talep etmenizin hiçbir anlamı yoktur.
*“Kapımız herkese açık”
Böyle sorunlar yaşıyoruz ama bizim açımızdan çok gelip geçici bir şey çünkü üyelerimiz şu gerçeği görecekler “Kim neyin mücadelesini veriyor, hangi mücadelede yer almış, ülkenin geleceğine ilişkin, çocuklarının geleceğine ilişkin söz söyleyen kim, bir de kenarda durup 19 Mayıs’larda, 23 Nisan’larda sadece sendikacılık yapıyoruz diye ortaya çıkan kurumlar oluştu karşımızda”. Bunlarda bir şey yok. 19 Mayıs, 23 Nisan, 29 Ekim hepimizin ortak değeri. Kimse bizi buradan ayrıştırıp, bir kenara koyup kendisini de bunun sahibiymiş gibi göstermeye hakkı yok. Çünkü bizim kuruluşumuzdan bu güne tüzüğümüze yazılıdır. Dini, dili, ırkı, anlayışı, mezhebi, görüşü ne olursa olsun, sendikada emek mücadelesi içerisinde kendisini tarif eden, görmek isteyen herkese kapısı açık olan bir sendikayız. Biz ülkenin dört bir yanında örgütlü bir sendikayız. Her partiden örgüt üyelerimiz var. Şöyle diyebilir miyiz; biz sadece bir anlayışın sendikasıyız ve onun olduğu yerlerde varız. Hayır. Biz her tarafta, Türkiye’nin dört bir tarafında varız. Çünkü bu emekle kuruldu, mücadele ile kuruldu. Ve biz şöyle hiç düşünmedik, siyasi iktidarlar bugün budur, yarın şudur gözü ile bakmadık. Siyasi iktidar kim olursa olsun, hangi anlayıştan olursa olsun haklarımıza ve demokrasimize yönelik bir girişimi var ise hepsinin karşısında oluruz. Yarınlarda da aynı tutumumuzu sergileyeceğiz.
Bu anlamda bu hafta bir çalışma içine arkadaşlarla kararlaştırarak girdik. Trakya Bölgesinde üç ilimizdeki belediyelerimizi ziyaret edip bu çalışmaları kendilerine aktarıyoruz. Üyelerimizin düşünce ve görüşlerini alıyoruz. Bu çalışmayı devam ettirmek için yola çıktık” dedi.
Tüm Belediye ve Yerel Yönetim Hizmetleri Emekçileri Sendikası Genel Başkanı Erdal Bozkurt, Yönetim Kurulu üyeleri ve Tüm-Bel-Sen Kırklareli Şube Başkanı Gürsel Sezer Pınarhisar Belediyesini ziyaretin ardından diğer belediyeleri ziyaret için Pınarhisar’dan ayrıldılar.
